top of page
Yazarın fotoğrafıSEÇİL SEZER /nefesname

FARKINDALIĞIN ARDINDAKİ ANLAM

Güncelleme tarihi: 2 May


Farkındalık kavramının her popüler olmuş konu gibi ardındaki anlamdan ayrıştırılmış ve içinin biraz boşaltılmış olduğunu düşünüyorum. Farkındalığın ardındaki anlam, özellikle yoga ve nefes uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birbirine zıt olarak işlemeye ve gittikçe silikleşip, kaybolmaya başladı gibi görünüyor. En azından ona dışarıdan bakanlar için…






Halbuki, farkındalık ve ondan üreyen anlamlar, üzerinde düşünmeye değerdir ve genel geçer kalıplaşmış bir hale dönüşmesinden özgürleştirilmeye ihtiyacı vardır. Peki, caanım farkındalığı kalıplaşmış ve içi boşaltılmış bu halinden nasıl özgürleştirebilirim? diye kendime sorduğumda, öncelikle “anlam” kelimesini deşerken buldum kendimi.


Evet, anlam kelimesinin kökenine biraz bakınca, herşeyin birbirine bağlı olduğu bu evrensel düzen içerisinde nasıl da ardına düştüğüm konuların birbirlerine eklemlendiklerini, birbirlerini tamamladıklarını fark ediyorum yeniden…

Anlam kelimesi TDK’ya göre; “bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, meal” olarak tanımlanmış.


Ve aslında anlamın karşılıklarından biri, her ne kadar TDK’da ”mana” olarak verilmişse de, mana ve anlam arasında ince bir fark var…


Çünkü mana; “bir sözcüğün, bir cümlenin ya da bir sözün anlattığı düşünce, zihnimizde canlandırdığı şey” demek bir tanıma göre de… Yani mananın “zihnimizde canlandırdığımız bir şey” olduğuna dair bir vurgu var. Anlamlandırdığımız şeyin temeli, zihnimizdeki yorumla birlikte atılmış oluyor. Peki zihnimizde bu yorum gerçekleşene kadar neler oluyor?


Mana kelimesine “kavram çekirdeği” deniliyormuş, çünkü öteki anlamlar temel anlama bağlandığı için bu şekilde tanımlanıyor… Kavram çekirdeği, temel anlamı oluşturuyor. Biraz daha açarsam, bir düşünce, olay, durum, söz ile ilgili bir anlam oluştuğunda,- ki bunu zihnimizde yaratıyoruz- sonrasında bu anlama bağlı olarak türeyen tüm anlamlar bu çekirdekten kaynaklanıyor. Yani ürettiğimiz tüm anlamlar, bu çekirdeğe bağlı olarak kendi anlamlarını buluyorlar.


Tam da bu nedenle, ilk anlamı oluşturan zihnin içeriğinin ne denli önemli olduğunu ve yoga felsefesinde, budizmde, sufizmde, tüm ruhsal öğretilerde zihnin arınmış, saflaşmış olmasının vurgulanmasının nedenini daha iyi anlayabiliyoruz.


Mana, yani zihinde biçimlenen ilk anlam, yani diğer söyleniş biçimiyle “kavram çekirdeği”, gerçek anlam ya da öz anlama tekabül ediyor. Kısaca; mana, “birşeyin ne demek olduğudur”, anlam ise, “birşeyin anlaşılmasıdır.”


Burada kaçınılmaz olarak hemen zihnimde beliren bir soru var; zihinlerimizin genel yapısına bakıldığında birşeyin ne demek olduğunu ya da manasını ne kadar sağlıklı olarak görebiliyoruz acaba? Birşeyin ne demek olduğuna karar verdikten sonra, anladığımıza inandığımız her seferinde, bu anlamı üretenin sağlıksız işleyen zihinlerimizin olabileceğini ve başka bir bakış açısının da mümkün olabileceğini görebiliyor muyuz?

Çoğunlukla, kendi anlam dünyamızda, yanılsamalar içinde ve genellikle de ızdıraplı, tatminsiz, hayal kırıklıklarıyla dolu senaryolarımıza kapılıp gittiğimizi düşünüyorum. Ve bir hayal kırıklığı ya da ızdırap olacaksa hiç olmazsa tüm bunların bir an için de olsa hakikatle yüzleşmekten kaynaklanmasını diliyorum tüm insanlar ve kendim için… Yaratılmış yapay hayal kırıklıkları yerine..


Çünkü bu tarz bir varoluşun gelişime, hatalardan ders almaya, daha duyarlı bir insan olabilmeye, sevinci de kederi de layıkıyla yaşamaya imkan vereceğine inanıyorum.



Farkındalık da bana kalırsa, işte bu öz anlamı, çekirdek anlamı netleştirmek, açık, berrak bir zihinle, sağlıklı manalar üretebilmek ve onlardan da sağlıklı anlamlar oluşturabilmek demek. Farkındalık, bilincin ışığını parlak tutabilmeye ve yaşamda karşılaştığımız durumlar, olaylar karşısında çarpıtılmamış, gerçeğe yakın çıkarımlar yapabilme kabiliyetini canlı tutmaya yarayan çok önemli bir araç… 


Patanjali’nin yoga sutralarında da en temel mevzu da bu gibi görünüyor… Yani zihin ve farkındalık ne durumlarda..:😊


Patanjali’nin Yoga Sutra’sı tüm zamanların en aydınlatıcı ruhani belgelerinden biri olarak kabul ediliyor ve yaklaşık iki bin yaşında olduğu tahmin ediliyor. Tamamı 196 cümleden oluşan ve günümüzde halen tüm canlılığını koruyan yoga sutralarının ilk cümlesi şöyle başlar; ATHA YOGA ANUSHASAM … Anlamı; ŞİMDİ YOGANIN ÖĞRETİLERİ … İkinci sutra ise şöyledir; YOGA CHİTTA VRİTTİ NİRODHA…yani; “YOGA, BİLİNCİN KALIPLAŞMASINI DİZGİNLEMEK İÇİNDİR. ” Ve geriye kalan 194 sutra sadece ve sadece bu ilk iki cümleyi açıklamak, daha anlaşılır kılmak üzere yazılmıştır denilebilir.

Bu nedenle, özellikle yoga, nefes farkındalığı ve meditasyon söz konusu olduğunda bilinçli farkındalık kavramı el ele gider… Farkındalığın ardındaki anlam derinliği, neredeyse iki bin yıl önce yazılan ve konusu bilincin doğası ve bilincin özgürleşmesi olan yoga sutraların bugün tüm canlılığını korumasından anlaşılabilir. Günümüzde, psikolojik rahatsızlıklarda ya da stres yönetiminde zihnin doğası ve zihnimizle kurduğumuz ilişkinin ruhsal sağlığımızdaki belirleyiciliği bilimsel olarak da kanıtlanmış durumdadır.


Bizler de bile isteye, bilincin ışığını yakmaya izin vererek ve buna niyet ederek bilincin yani farkındalığın ışığıyla daha aydınlatılmış ve gerçeğe yakın bir yaşam sürdürebiliriz. Gerçek, içinde acı ve ızdırap barındırsa da neşe, keyif, haz, mutluluk da, yine O’nun içindedir. Ve gerçeği görmeye istekli olmak, kalıplaşmış zihinlerle hayali bir yaşam yaratmak yerine, kanlı canlı bir mevcudiyetle yaşamın içinde ağlayıp gülebilme özgürlüğünü bize geri verecektir kanımca…


Yani farkındalık, kişisel gelişim dünyasında yer alan olumlu düşünme takıntısı, safdilliği ya da yaşamın sadece olumlu, haz veren taraflarını yücelten ve diğerleri sepetine doldurduğu, pek de hoş sayılmayacak taraflarını öteleyen, şapşal bir iyimserlik hali de değildir.

Tam tersine gerçeği görebilme ve bunun üzerinden bir varoluş sergileyebilme cesareti, özverisi, çabası ve inancıdır. Ve tüm insanlarda bunu yapabilme yeteneği mevcuttur, yani herhangi bir zümreye ait değildir.


Özellikle de bugünlerde neredeyse öyle anlaşılmaya müsait olduğu gibi, yoga camiasına, sadece meditasyon uygulayanlara yahut da sadece nefes farkındalığı için çeşitli teknikler uygulayanlara ait değildir. 😊 Bana kalırsa, insan olmanın bir tekamül süreci olduğuna inanan her kimsenin, yaşamının baş köşesinde yerini alacak kadar biriciktir…

- Eh yine mi farkındalık mevzusu.. deyip geçmek, yaşamımızda nasıl karşılıklar yaratıyor olabilir?


Belki şimdi bir an için de olsa bilincin ışığını bu sorunun üzerine yakabiliriz?


Bilinçli hal çoğunlukla uykuda ve mevcut olan yaşama şeklimiz buysa, kurulu bir düzenek gibi önceden öğrenilen beden, zihin, duygu kalıplarıyla yaşam geçip gidiyorsa, bu nasıl bir yaşamdır?


Eğer bilinç yoksa, bu yaşamı yaşayan kimdir?


Bilinçli seçimlerle, görerek, anlayarak, her deneyimden öğrenerek, meraklı bir çocuk gibi mi yaşamayı mı? Bir anlam yaratmadan, bahşedilen yaşamda kendine biçtiğin ya da sana biçilen rolleri oynamayı mı tercih ederdin?


Yoksa, yaşamda farkındalıkla “anlam”, “mana” yaratan olmayı mı seçerdin?


Mana kavramına biraz daha yakın mercekten bakmaya devam etmek istiyorum..,“Mana” kelimesi, yogada zihnin bir katmanını anlatan “manas” kelimesiyle ne kadar da birbirine benziyor.


Eğer manas kelimesini ilk defa duyuyorsan, manas da ne demek? diyor olabilirsin. Hatta Sanskrit bir terimi öğrenmenin yaşamımdaki bir çok önceliğin arasında bana ne gibi bir faydası olabilir ki? diyebilir, bu gibi şeylerle zihnini doldurmayı felsefi savsaklanmalar olarak da görebilirsin.


Bu türden bilgilerin yaşamın katı gerçekleri içinde aylaklara mahsus oyalanmalar olduğunu düşünüyor da olabilirsin?


Sanırım benim bununla ilgili hissim ve yanıtım şu olabilir; doğumdan ölüme yaşamın içinde sürekli birşeylerle oyalanmıyor muyuz zaten? Ve en büyük savsaklanma, sadece oyalanarak yaşamanın bizi yaşamda tatminsiz ve ruhsal olarak sağlıksız kimseler haline getirdiğini fark etmemek olabilir mi?

Duyusal zihin, yani “manas” başıboş bırakıldığında bizi bu oyalanma, savsaklanma içine balıklama daldıran şeydir. Duyusal zihnimiz Sanskrit dilinde ^manas”ı oluşturur. Görme, dokunma, işitme, duyma yoluyla nesnelerle kurduğumuz ilişkidir. Ve bu ilişkiden sonra algılarımız oluşur.


O nedenle yoga felsefesinde karar vermekte zorlandığımızda duyusal zihnimizin isteklerini mi dinliyoruz? yoksa, Buddhi (bilme, karar verme, ayırt etme, yargılama yetisi) olan, Öz’ün isteklerini mi dinliyoruz? buna iyice bakılması salık verilir. Çünkü duyusal zihin şartlanmış, yanıltıcı, hakikati perdeleyen, otomatikleşmiş haller içinde olabilir.


Bilinçli farkındalık, farkındalığın ardındaki gerçek anlam işte bu denli önemli, çünkü yaşamdaki varoluş halini tam olarak belirliyor… Farkındalık kelimesinin içi boşaltıldıkça, yaşamların içi de öylece boşalıyor…


Yaşamın anlamı, farkındalığın içinde gizli olsa gerek… Yani anlam öyle bir yerlerde saklanmış halde duran ve bizim onu bir gün bulmamızı bekleyen bir şey olmamalı.. Öyle olsa binlerce yıllık insan ömründe birileri bulup, şimdiye değin önümüze koymuş olurdu sanırım.. 😊)


Anlam, üretilmesi gereken, yaratılan birşeydir.

Bilinçsiz hallerde olduğumuzda, farkındalık kavramına yakından bakmadığımızda, zihinsel karmaşalarımızdan çıkardığımız, metamorfoza uğramış anlamlarımızla yaşarken, anlam üretecek ne enerjimiz, halimiz ne de zamanımız kalıyor. Çünkü anlam, onu yaratmaya değecek bir unsur olarak yaşamın içinde gerçek yerini alamıyor.


Bu yüzden bence;


fark et


bilinçli seçimler yap


eylemde bulun


olmuyorsa kabullen


yeniden dene


anlam yarat


Yeter ki, bilinçsiz, uykuda bir yaşamı seçme…


Biliyor musun? Çünkü geçiyor…



Ve bir de yeri gelmişken, yaşamda anlam yaratan şairler ve şiirler olmasaydı ne yapardık ki?


DUA


Kederli ömrümün

kısa açan çiçeği

bahar işte

tekrar sana

çiçeklensin diye yüzüm

noktalanma,


çoğal!

değiş!

tekrar ol!

sebebim ol!

kederli ömrümde.




Online etkinliklerimden haberdar olmak için; www.nefesname.com ana sayfamdaki ingilizce formu doldur, abone ol… Kendini şifalandır…


Sayfamdaki diğer blog yazılarım için; https://www.nefesname.com/blog-secilsezernefesname


Nefesinle buluşmak için, "1 Aylık Nefesle Dönüşüm Programı" hediyeni hemen al... https://www.nefesname.com/


















Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


bottom of page